‘K’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları
Kader: Yazgı, alın yazısı, talih, kişinin hayat planı manasındadır.
Kadın: Dişi cinsten erişkin insan. 2. Evlenmiş kız. 3. “Bayan” anlamında kullanılan bin ünvan. 4. Analık veya veya
Kadınana: Deneyimli, yaşlı, saygı gösterilen kadın.
Kadıncık: Hanımefendi.
Kadife: İyi huylu, sakin
Kadime: Eski, önceki hali hakkında bilgi sahibi olunmayan
Kadire: Çok kuvvetli, gücü tükenmeyen
Kadriye: Değer, kıymet, onurla ilgili.
Kafiye: Şiirde, mısra sonunda yer alan kelimelerin ses benzerliği.
Kahya: Konak, çiftlik vb. yerlerde türlü işleri yapmakla görevli kimse.
Kaila/Kayla: Pür, saf, katıksız, kötülükten uzak kimse anlamındadır.
Kainat: Var edilen şeylerin hepsi, yaratılanlar. Evren, alemler…
Kalender: Aza tamah eden, alçakgönüllü, sade.
Kamber: 1. Köle, itat eden. 2. Dost, arkadaş.
Kamelya: Çok güzel çiçekleri olan bir bitki
Kamer: Ay. Kuran’ da sure adı
Kamertab: 1. Aydınlık, ışık. 2. Ay ışığı, mehtap.
Kamile: Bütün, eksiksiz, olgun
Kamuran: İstediğine ulaşmış, mutlu
Kaniye: Elindekiyle yetinen. 2. Aklı yatmış, kabullenmiş.
Karaca: Rengi karaya yakın, esmer
Karadut: Siyah renkli dut.
Karakız: Esmer tenli kız.
Karanfil: Kokulu bir çeşit çiçek
Kardan: Kar kadar beyaz.
Kardelen: Kar üzerinde çiçekleri görülen beyaz zarif bir çiçek
Kardem: Kar zamanı.
Karen: Saf, arı, katıksız…
Karin: Yakın, nail olan, hısım
Karina: Carina takım yıldızının adı
Karmen: Parlak kırmızı renk
Karsel: Karın erimesiyle oluşan sel.
Karsu: Karın suyu ya da sulu kar.
Karya: Karlar kraliçesi.
Karyağdı: Karlı günde doğan beyaz tenli kız çocuklarına verilen bir ad.
Kaşife: Bulan, ortaya çıkaran.
Kâşife: Bulan, keşfeden, bulucu.
Katibe: Yazıcı, devlet memuru.
Kâtibe: Kadın sekreter, kadın kâtip.
Katmer: Bir şeyi oluşturan katlardan her biri. 2. Arasına yağ veya kaymak sürülerek katlanmış yufka ekmeği.
Katre: Damla. Damlayan şeydir.
Katun: Kadın
Kavin: Güçlü kız çocuğu.
Kayansel: Taşkın, akarsu seli, sel27
Kayla: Masum, temiz, katkısız, saf… Yunancadır.
Kaymak: Sütün yüzünde zar gibi toplanan, açık sarı renkli, koyu yağlı katman. 2. Bir şeyin en iyi ve en seçkin bölümü.
Kayra: Yüksek tutulan ya da sayılan birinden gelen iyilik, ihsan, lütuf
Kâzime: Öfkesini, hırsını yenebilen kimse.
Kebar: İlk şafak.
Kebire: Büyük, ulu, yaşça büyük.
Kebuter: Güvercin.
Keder: Kaygı, üzüntü, tasa.
Keje: Sarışın kız çocuğu. Kürtçedir.
Kekik: Güzel kokulu bir bitki.
Keklik: 1. Güvercin büyüklüğünde, eti için avlanan, tüyü boz, ayakları ve
Kelebek: 1.Vücudu kanatlan ince pullarla ve türlü renklerle örtülü, dört kanatlı, çok sayıda türü olan böcek. 2.Narin, ince kadın.
Kendi: Tek başına
Kenter: Şehir terbiyesi almış, kentli.
Keriman: Eli açık, cömert.
Kerime: Ayet, kız evlat, kıymetli anlamları taşır. (Ayet-i Kerime)
Kerra: Tan gibi, koyu
Keşfiye: 1. Keşifle ilgili. 2. Keşfeden.
Kevser: Cennette bir akarsuyun adı
Kezban: Aslı Kedbanu – vekilharç kadın (evi çekip çeviren) Ev kadını, evine ve kocasına bağlı kadındır. Bir diğer anlamı; yalan, yalancıdır.
Kezban/Keziban: 1. Bir yeri yöneten kadın kahya. 2. Ev kadını, evine ve kocasına bağlı kadın
Kırçiçek: Kır çiçeği, yabani çiçekler.
Kısmet: Talih, nasip, kader
Kıvanç: Sevinç
Kıvılcım: Yanmakta olan bir ateşten sıçrayan küçük ateş parçasıdır.
Kıymet: Değer
Kızhanım: Az bulunur hanımefendi.
Kızılca: Kırmızı renge çalan
Kızılcık: Kızıl renkli, küçük ekşimsi meyveleri olan ağaçcık.
Kızıltan: Kızıl renk tan
Kızımay: “Kızım ay gibi parlak ve güzeldir” anlamında kullanılan bir ad.
Kızkına: Küçük kız.
Kibare: 1. Davranış, düşünce, duygu bakımından ince, nazik olan. 2. Seçkin,
Kibariye: Kibar, nazik kadın.
Kibele: Toprak tanrıçası
Kifaye: 1. Yetişme, el verme, kâfi gelme. 2. Bir işi yapabilecek nitelikte olma.
Kifayet: 1. Yetişme, el verme, kâfi gelme. 2. Bir işi yapabilecek nitelikte olma.
Kimya: Maddelerin temel yapılarını¸ bileşimlerini¸ vb.ni inceleyen bilim.
Kinebike: Küçük hanım.
Kiraz: Gülgillerden bir meyve ağacının sulu tek çekirdekli meyvesi
Kişwer: Krallık, ülke.
Konca: Açmamış çiçek, gonca
Koncagül: Gül goncası
Konçuy: Prenses.
Korgül: Kor renginde, kızıl gül.
Koza: İçinde tohum ya da krizalit bulunan korunak
Körpe: Tazeliği üstünde, daha büyümemiş. 2. Yeni yetişmekte olan.
Kösem: Sürünün önünden giden, yol gösteren koç. Cildi temiz, pürüzsüz.
Köz: İçinde küçük kor parçaları bulunan kül
Krizantem: Sadakat anlamına gelen çiçektir.
Kudsiye: Kutsal, saygı uyandıran.
Kudsiyet: Kutsallık. 2. Saflık, anlık, temizlik.
Kuğu: Beyaz tüylü bir su kuşu
Kukus: Tomurcuk.
Kulan: İki üç yaşında dişi tay, kısrak.
Kumral: Açık kestane rengi, bu renkte olan
Kumru: Güvercine benzeyen bir kuş türü
Kumsal: Deniz kenarı üzeri kumla örtülü yer, sahil.
Kurtuluş: Tehlikeli veya kötü bir durumdan kurtulma.
Kutal: Mutlu ol anlamındadır.
Kutan: 1. Saban. 2. Saka kuşu.
Kutay: Kutlu, uğurlu ay
Kutbiye: Kutupla ilgili, kutba ilişkin.
Kutgün: Uğurlu, kutsal zamanda doğan.
Kutlay: Uğurlu, şanslı ay.
Kutlu: Uğur getirdiğine inanılan, uğurlu, ongun, mübarek.
Kutluay: Uğurlu, şanslı ay.
Kutluay/Kutlay: Uğurlu, kutlu ay.
Kutlucan: Şanslı, uğurlu dost.
Kutlumaral: Uğurlu dişi geyik, kutlu geyik
Kutlunaz: Şanslı nazenin.
Kutlunur: Şans ışığı veren.
Kutlusun: Şanslısın, uğurlusun.
Kutsal: Uğurlu sel, hayırlı sel
Kutsalan: Uğur getiren, kutlu.
Kutsalar: Uğur getiren, kutlu.
Kutsan: Uğurlu, talihli ad.
Kutsel: Uğuru bol olan, çok çoşkulu
Kutseli: Mutluluk seli, büyük coşku
Kutun: 1. Mutlu. 2. Kutsal.
Kuyaş: Güneş sıcağı.
Kuzay: Güneş görmeyen gölgelik yer.
Kuzey: Güneşi az gören yer; kuzey
Kübra: En büyük, çok büyük manasındadır.