‘N’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları
Nabia: Yerden fışkırıp çıkan, akan, fırlayan
Nabiye: Haberci, haber veren.
Naciye: Kurtulmuş, selamete kavuşmuş
Naçari: Çaresiz, olanaksız, zor durumda kalma.
Nadide: Görülmemiş, görülmedik, ender bulunan
Nadime: Tövbe eden
Nadir: Seyrek, az bulunur.
Nadire: Az bulunur, seyrek, ender bulunan
Nadiye: Seslenen, bağıran.
Nafia: Bayındırlık işleri
Nafile: Yararsız, boşa giden, boş, işe yaramayan. 2. Fazladan kılınan namaz veya tutulan oruç.
Nafiye: Ortadan kaldıran kişi.
Nafize: Sözü geçen kişi
Nagehan: Ansızın, birden bire, zamansız, vakitsiz
Nagehan / Nagihan: (Fars.) Ka. – Ansızın, birdenbire.vakitsiz
Nagihan: Ansızın, birden
Nağme: Uyumlu ses
Nağmehan: Şarkı söyleyen
Nahide: Yeni yetişen genç kız
Nahide/Nahite: Körpe, genç kız.Yeni yetişen kız
Nahire: Ayın ilk günü veya son gecesi.
Naibe: Birinin yerine geçici olarak oturan vekil
Naile: Muradına ermiş
Naime: Hoş, zarif kadın
Naire: Ateş, alev, sıcaklık.
Nakiye: 1. Temiz, pak. 2. Çok ince, çok güzel, zarif.
Nakşıdil: Gönül resmi, gönül süsü.
Nalan: İnleyen, feryat eden
Nalie: Muradına eren, kazanmış, ele geçirmiş.
Name: Mektup, sevgi mektubu
Namiye: Yetişen, Büyüyen, Çoğalan, Artan, Fazlalaşan, Güç Kazanma, Yetişme, Gelişme, Olma, Namlı, Ünlü, Tanınmış, Şöhretli anlamlarını taşır
Nargül: Kırmızı gül, gül gibi güzel olan
Narin: İnce yapılı, zarif
Nariye: Cehennemle ilgili. 2. Cin peri.
Nas: Yardım eden, yardımcı. Kuran’ da bir sure ismidir. İnsan anlamına da gelir.
Nasibe: Birinin payına düşen şey
Nasiye: Altın
Naşide: Şiir söyleyen, şiir okuyan
Naşire: Dağıtan, yayan.
Nayad: Denizkızı
Naz: Kendini beğendirmek amacıyla yapılan davranış
Nazan: Nazlanan, işve yapan, cilve yapan
Nazar: Göz değmesi, göz
Nazbahar: Nazlı olması güzelliğinden gelen
Nazcan: Nazlı dost
Nazdar: Nazlı. Naz yapan
Nazende: Nazlı, alımlı
Nazenin: Cilveli, nazlı
Nazer: Nazar
Nazgül: Gül kadar güzel olan, nazlı
Nazgüzar: Becerilerini göstermekte nazlanan
Nazılşah: Nazlanması gücünden kudretinden gelen.
Nazılyel: Usul usul esen yel.
Nazife: Temiz pak bayan
Nazik: İnce, narin, terbiyeli, saygılı, güzel zarif anlamlarını taşır
Nazikane: İncelikle, saygıyla, nezaketle.
Nazile: Yukardan aşağıya inen anlamındadır. Bir yere konan, bir yerde konaklayan
Nazime: Düzenleyen, tanzim eden.
Nazire: Örnek, karşılık
Nazlan: Naz yap, cilveli ol
Nazlı: Naz eden, cilveli, işveli
Nazlı(M): Naz yapan, işveli, edalı
Nazlıay: Ay kadar güzel olduğundan ötürü nazlı olan
Nazlıcan: Nazlı dost
Nazlıcık: Sevimli, işveli.
Nazlıdil: Kendini ağırdan satan.
Nazlıela: Ela gözlü, nazlı bakışlı.
Nazlıfer: Ruhunu yansıtmakta nazlanan
Nazlıgöz: Süzgün bakışlı.
Nazlıgül: Naz yapan, değer verilen sevgili
Nazlıgülen: Gülmekte bile nazlanan
Nazlıgüz: Ruhundaki hüznü yansıtmakta nazlanan.
Nazlıhan: Naz yapan
Nazlım: Naz yapanım, işvelim, cilvelim, benim nazlım
Nazlınur: Nazlı ışıltı
Nazlısel: Nazlı, coşkulu.
Nazlıses: Ağzından zorla laf alınan. 2. Pek konuşmayan.
Nazlısoy: Nazlı bir soydan gelen.
Nazlısu: Nazlı ama yüreği temiz olan.
Nazlışah: Nazlanması gücünden, kudretinden gelen
Nazlışan: şöhretinden yanına yaklaşılmayan.
Nazlışen: Gülmekte bile nazlanan
Nazlıtan: Nazlı güzel, nazenin.
Nazlıyar: Nazlı sevgili.
Nazmiye: Vezinli ve kafiyeli sözle, nazımlailgili
Nazra: Bir tek bakış anlamına gelmektedir
Nebahat: Onur, şeref, ün
Nebihe: Şan, şöhret sahibi.
Nebile: Fazilet sahibi.
Nebiye: Yol gösteren
Necibe: Soylu, soyu temiz
Necla: Çocuk, evlat, oğul, kuşak, sülale, nesil
Necmiye: Yıldızlarla ilgili, yıldızlaraait
Necve: Çocuk, evlat.
Neçar: Çaresiz.
Neda: Çiğ damlası, nem, rutubet
Nedime: Zengin veya itibarlı bir kadının arkadaşı / Saray hayatında Sultan hanımlarının yardımcıları / Gelinin yardımcısı
Nefaset: Güzel ve enfes olma durumu. 2. Tat güzelliği.
Nefel: Çiçek
Nefes: Hayat kaynağı olan soluk, canlılık
Nefika: Temiz, berrak
Nefis: Öz varlık kişilik. 2. İnsanın yeme içme gibi ihtiyaçlarının bütünü. 3. Pek hoş, istek uyandıran, çok güzel.
Nefise: Pek hoş, çok hoşa giden, en güzel, çok beğenilen
Nefsi: Nefisten doğan şeylerle ilgili. 2. Kişinin kendine ait, onla ilgili.
Nehar: Gündüz
Nehir: Irmak, büyük akarsu
Nehire: Gereğinden fazla
Nejan: Keskin gözlü.
Nejla: Kuşak, sülale
Nejla (Neclâ): 1. Çocuk, evlat. 2. Kuşak, soy, nesil. 3. Güzel gözlü kadın.
Nemika: Mehtap.
Nemir: Ölümsüz.
Nergis: Çiçekleri ayrı ayrı ya da bir kök üzerinde sarı ve beyaz renkte bir bitki
Nergise: Nergisle ilgili.
Nergisi: İnsanın aklını başından alan göz. 2. Nergis biçiminde kesilerek yapılan bir tür hamur işi.
Neriman: Pehlivan, yiğit
Neris: Gözümün bebeği gözümün içi manasına gelir.
Nermık: Yumuşacık.
Nermin: Yumuşak, nazik, ince
Nerwan: Silopi ovasında tarihi bir şehir.
Nesevi: Kadınla ilgili, kadınlık.
Nesibe: Temiz, soylu
Nesil: Aynı çağda, aynı yaşta bulunan kimselerin tümü, kuşak
Nesim: 1. Yumuşak esinti, yel. 2. Yumuşak huylu.
Nesime: Yel, hafif esinti. 2. İyi huy.
Nesli: Soylu
Nesliad: Asil isim.
Nesliay: Asil ay.
Neslican: Sevgi dolu soyu olan.
Neslicik: Sevimli, soylu.
Neslidil: Güzel sözler söyleyen.
Nesligül: Soyunun gülden gelmesi
Nesligülen: Gülen bir soydan gelen.
Nesligün: Özel gün.
Nesligüz: Güzel bir sonbahar.
Neslihan: Han soyundan gelen
Neslinaz: Nazlılığı kanından gelen
Neslinur: Soyu ışık saçan.
Neslisal: Soyuyla övünen.
Neslisay: Saygınlığı ve soyluluğu karakterinde barındıran.
Neslisel: Coşkusu soyundan gelen. .
Neslisen: Soylusun.
Nesliser: Asilliğiyle gözler önünde olan.
Neslises: İyi hatip.
Neslisev: Kendin gibi olanı sev.
Nesliseven: Adı gibi olanı seven.
Neslisever: Kendi gibi olanı sever.
Neslisoy: Çok asil bir soydan gelen.
Neslişah: Şah soyundan gelen
Neslişan: Geçmişinden gelen bir şöhrete sahip kişi.
Neslişen: şen şakrak bir soydan gelen.
Neslitan: Soylu güzel, asil.
Nesliten: Yüreğindeki soyluluğu dışına yansımış.
Nesliyar: Doğuştan sevecen.
Nesliyel: Bağra esen.
Nesrin: Bir tür yaban gülü
Nesteren: Yaban gülü. Ağustos’ta açan gül.
Neşe: Sevinç, gönül ferahlığı
Neşead: Adı gibi neşeli, şen şakrak olan.
Neşeay: şen şakrak, güzel.
Neşecan: Sevinçli
Neşecik: Sevimli, şen şakrak.
Neşegül: Sevimli güzel.
Neşeli: şen şakrak.
Neşem: Yaşamın sevimli yanlarını bulan.
Neşenaz: Sevimli, nazlı.
Neşenur: İçindeki coşkuyu dışarı saçan.
Neşesal: Ruh sevincini herkese yansıtan.
Neşesel: İçtenliğini, neşesini, coşkuyla yansıtan.
Neşever: Çok neşeli
Neşide: şiir. 2. Bir toplulukta okunmaya değer şiir. 3. Ata sözü gibi kullanılan beyit veya dize.
Neşire: Yayma, dağıtma, çıkartma. 2. Bir yere yazma, yazdırma. 3. Kitap, gazete bastırıp çıkartma 4. Kıyamet günü tüm insanların dirilmesi
Neşure: Durmaksızın yayın yapan.
Neşve: Keyif, neşe
Neşvünema: Büyüme, gelişme, yetişme.
Netice: Son, sonuç, bitim. 2. Öz, özet.
Nev: Yepyeni
Neva: Ses, seda, makam, ahenk, name
Nevade: Torun
Nevai: Makam, ses ve ahenkle ilgili. 2. Nasiple ilgili.
Nevair: Ateşler, alevler.
Neval: Şans, talih
Nevaziş: Okşama gönül alma, iltifat etme.
Nevbahar: İlkbahar, ilkyaz
Nevber: Turfanda çıkan meyve. 2. Göğüsleri yeni çıkan kız.
Nevcan: Yeni doğmuş.
Nevcihan: Yeni yetişen
Neveser: Türk müziğinde bir makam ismi
Nevgece: Yeni yeni oluşan gece
Nevgül: Yani açmış gül
Nevhager: Ağıtçı.
Nevheves: Bir işe yeni başlayan. 2. Sık sık iş değiştiren.
Nevid: Yeni, yepyeni
Nevide: Müjde, sevinçli haber.
Nevin: Yeni, çok yeni
Nevir: Parlaklık, ışıldama. 2. Ağaç çiçeği.
Nevmide: Umutsuzluk.
Nevnihal: Taze fidan
Nevra: Işıklı parlak, çiçek
Nevrazin: Bahar çiçeği.
Nevres: Yeni yetişen
Nevreste: Yeni yetişen, yeni oluşmuş.
Nevriye: Işıklık, parlaklık
Nevrozin: Bahar çiçeği.
Nevruz: Yeni gün
Nevsal: Yeni yıl
Nevsale: Genç, taze. 2. Küçük.
Nevsefer: Yeni yolculuğa çıkan.
Nevşin: İlk ışık, ilk nur
Nevşüküfte: · Yeni açılmış çiçek.
Nevzat: Yeni doğmuş, yeni doğan çocuk.
Newal: Vadi.
Newşe: Şiir.
Neyir: Aydınlık, ışık, parlaklık, güneş
Neylan: Murada ermek, gerçekleşmiş dilek
Neyran: Ateşler, cehennem
Neyyire: Nurlu, parlak. 2. Işık veren cisim, cisim haline gelmiş nur.
Nezafet: Temiz olma.
Nezahat: İç temizliği, paklık
Nezaket: Naziklik, zariflik, incelik
Neziha: Temiz, titiz insan
Nezihe: Temiz, pak
Nezire: Adanan şey, adak.
Nice: Ne kadar, ne denli, nasıl, oldukça çok
Nida: Bağırma, sesle çağırma, haykırma
Nifa: Menfaat, fayda
Nigah: Bakış. bakma, göz.
Nigar: Resim, resim gibi güzel
Nihade: Koymuş, koyulmuş.
Nihai: Fidan, taze sürgün.
Nihal: İnce ve düzgün vücutlu, fidan gibi
Nihan: Gizli, saklanmış, görünmeyen, sır, giz
Nihavent: Türk müziğinin en eski makamlarından biri.
Nihle: Allah’ın emaneti
Nil: Afrika kıtasında bir nehir
Nilay: Işıklı mavi ve lacivert
Nilberk: Parıltı, ışık.
Nilda: “Mucize” cennet kapısındaki meleklerden biridir.
Nilgün: Mavi renkte, çivit rengi
Nilhan: Nil havzası hanlarından.
Nili: Çivit mavisi.
Nilsu: Su gibi ışıltılı, değerli.
Nilüfer: Geniş yapraklı, durgun sularda yetişen bir su bitkisi
Nimet: İyilik, iyi bir yaşantı için gerekli şeyler
Nira: Ancak rüyada karşılaşılabilen nadide güzel
Niran: Nurlar, aydınlıklar, ışıklar – Ateşler – Cehennem
Nirwana: Zerdüşt dininde Arafat. 2. Meydan.
Nisa: Kadındemektir. Kuran’ da bir sure adıdır.
Nisan: Yılın dördüncü ayı
Nisanur: Aydınlık kadın
Nisvan: Kadınlar.
Nisyan: Unutma, hatırdan çıkartma. 2. Unutulma.
Nişan: Nisan ayı.
Niyet: Bir şeyi yapmayı önceden isteyip düşünme, maksat.
Nudem: Pişman olma, pişmanlık
Nupelda: Yeni açılmış tomurcuk
Nur: Işık, aydınlık
Nural: Kutsal ışık
Nurâlem: Evreni, âlemi aydınlatan ışık.
Nuran: Işıklı, nurlu, aydın
Nurani: Nur yüzlü. 2. Görünüşü saygı uyandıran.
Nuray: Ay ışığı gibi nurlu
Nurbanu: Aydınlık yüzlü kraliçe, güzel kadın
Nurben: “Nurluyum, ışık saçıyorum” anlamında kullanılan bir ad.
Nurcan: Işık canlı, can ışığı
Nurcihan: Cihan’ın nuru, ışığı. Dünyaya ışık saçan
Nurçin: Nur toplayan
Nurdal: Işık saçan dal, ışıklı dal
Nurdan: Işıktan yapılmış
Nurdanay: Işık saçan güzel.
Nurdane: Nur yüzlü, nur gibi güzel.
Nurdil: Nurlu olduğu gibi aynı zamanda da tatlı dilli.
Nurdoğan: Işık gibi güzel doğmuş olan ışık gibi doğan, doğan ışık
Nureda: Işık saçan işveli güzel.
Nurefşan: Aydınlık veren, ortalığı ışık içinde bırakan. Nur ve efşan kelimelerinden birleşik isim
Nurel: Aydınlık el, ışık el
Nurfer: Aydınlık, parlak, ışık, gözün aydınlık kısmı
Nurfeza: Işığı artıran, ışık saçan.
Nurfidan: Gençliğiyle ışık saçan.
Nurgör: Işık gör
Nurgöz: Gözleriyle ışık saçan, göz kamaştıran.
Nurgül: Işıklı gül, gül gibi güzel ve aydınlık
Nurgün: Nurlu gün, günün ve bütün hayatın nurlu parlak olması
Nurgüz: Sonbahar ışığı.
Nurhal: Işıklı hal, aydınlık durum
Nurhan: Aydın hükümdar
Nurhanım: Aydınlık, ışık saçan hanım.
Nurhayal: Hayallerdeki ışık.
Nurhayat: Aydınlık, parlak, hayat
Nurhilal: Işık saçan hilal.
Nurışık: Pırıl pırıl parlayan ışık, aydınlık ışık
Nurinisa: Nurlu kadın.
Nuriş: “Nuriye” isminin kısaltılarak söylenen bir biçimi.
Nuriye: Işıklı, ışıktan gelme
Nurkadın: Aydın, parlak kadın.
Nurkan: Kanı ışıklı olan
Nurlu: Aydınlı, ışıklı, parlak. 2. Saygı uyandıran, temiz.
Nurmelek: Melek gibi saf ve temiz güzel
Nurnigar: Güzelliğiyle göz kamaştıran sevgili.
Nurnigâr: Işıklı, aydınlık sevgili.
Nurol: Işık saç, ışık ol, nur gibi, gökkuşağı gibi güzel ol
Nuröz: Işıklı öz, aydınlık öz, özü kendisi aydınlık kimse
Nurper: Işıklı kanat
Nurperi: Işıktan yapılmış ve peri kadar güzel; güzel ışıklı peri
Nursabah: Işıklı, aydınlık sabah.
Nursaç: Işık dağıt, ışık saç
Nursal: Işıksal ışıkla ilgili
Nursan: Işık veren ad, ışık saçan san, ışıklı san, ışıktan yapılmış ad
Nursay: Işık gibi say, ışık gibi bil anlamında
Nurseda: Aydınlık ses
Nursel: Sel gibi ışık
Nurselen: Aydınlık müjde.
Nurseli: Işık seli
Nursema: Aydınlık gökyüzü
Nursen: Işık gibi nurlu
Nursena: Nur ve Sena isimlerinin birleşiminden oluşmuş bir isimdir
Nursenem: Nur ve senem isimlerinin birleşimidir
Nursenin: Işık. 2. Aydınlıklar senin.
Nurser: “Işık ser, çevreni aydınlat” anlamında kullanılan bir ad.
Nurseren: ışığıyla göz kamaştıran.
Nursev: Işığı sev, ışık sev
Nurseven: Aydınlığı seven.
Nursever: Aydınlığı sever.
Nursevil: Sevilen, ışık saçan.
Nursevim: Işıklı ve sevimli
Nursevin: Aydınlık ol ve sevin
Nurseza: Nura layık, ışığa, aydınlığa layık
Nursim: Aydınlık ve gümüş gibi parlak
Nursima: Işıklı, aydınlık yüz
Nursine: Yüreğide kendi gibi nurlu olan.
Nursoy: Işık saçan bir soydan gelen.
Nursu: Su gibi aydınlık ve güzel
Nursun: “Sen ışıksın, nur gibi aydınlıksın” anlamında kullanılan bir ad.
Nurşah: Işıldayan hükümdar
Nurşan: Göz kamaştırıcı bir şöhrete sahip olan.
Nurşen: Işık gibi şen ve güler yüzlü
Nurşin: Tatlı ve lezzetli
Nurtaç: Mücevher gibi parıldayan, ışık saçan.
Nurtan: Alacakaranlık ışığı.
Nurtane: Parlak ve ışıklı olan.
Nurtek: Nur gibi parlak ve aydınlık olan.
Nurten: Teni ışık gibi beyaz olan
Nurtop: Işık küresi.
Nurver: Işık saçan, ferahlatan.
Nurveren: Işık, parlaklık, aydınlık veren.
Nurzen: Nurlu, ışıklı kadın.
Nurzer: Altın gibi parlak ışık.
Nuşabe: İçene ölmezlik sağlayan su, ab-ı hayat.
Nuşanuş: Sürekli içme, içtikçe, içerek.
Nuşin: Tatlı, lezzetli. 2. içki.
Nutiye: Gökyüzündeki en parlak yıldız
Nüceba: Asiller, soylular.
Nüdema: Arkadaşlar.
Nüjen: Modern.
Nüket: Zarif söz, nükte
Nükhet: Güzel ve hoş kokulu
Nükte: Şaka
Nümune: örnek.
Nüshet: Sevinç, eğlence, neşe.
Nüvide: Müjde.
Nüvişte: Yazılmış şey, mektup.
Nüzhet: Sevinç, eğlence.