‘T’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları
Tabende: Parlayan, ışık veren.
Tacızer: Altın taç.
Taciser: Baştacı, en çok sevilen.
Tacizer: Altın taç.
Taç: Soyluluk, iktidar, güç veya hükümdarlık sembolü olarak başa giyilen, değerli taşlarla süslü başlık.
Taçeser: Değerli, nitelikli yapıt.
Taçlan: Taç takılması, baş tacı edilmesi manasındadır.
Taçlı: Tacı olan.
Taçlıyıldız: Taç takınmış olan, saygı duyulan ünlü, tanınmış kimse.
Taçmin: Kraliçe
Taçnur: Mutluluk
Tadım: Tat aldığım, güzelim .
Taflan: Yabanmersini, kışın yapraklarını dökmeyen meyveli ağaç.
Tagan: Güvercin.
Tagangül: Güvercin gibi uçarcasına hareketli olan güzel.
Tahire: Gündoğusundan esen rüzgar
Tahsine: Beğenip alkışlama. 2. Güzelleştirme, süsleme, bezeme
Tahsire: Hasret bırakılma, özletme.
Taibe: Tövbe eden, pişmanlık duyan
Takiye: Günahtan, haramdan kaçınan, dinine bağlı kimse.
Talay: 1. Dal gibi ince ve ay kadar güzel. 2. Büyük göl, deniz.
Talha: Güzellik
Talia: Güzel, şirin
Talibe: isteyen, istekli, talepte bulunan.
Taliha: Rastlantıları düzenlediğine ve insanlara iyi veya kötü durumlar hazırladığına inanılan doğa üstü güç, şans, felek
Taliye: 1. Sonradan gelen, bir şeyin arkası sıra giden. 2. Kur’an okuyan.
Talu: Seçkin, üstün.
Talya: 1. Doğanın uyanışı, baharın müjdesi 2. Mitolojide doğanın ve hayvanların koruyucusu olan tanrıça
Tamam: Arka arkaya doğan kız çocuğundan sonra erkek çocuk olması dileğiyle
Tamara: Van gölü efsanesinde adı geçen kız.
Tamay: Dolunay, en parlak ay, çok güzel
Tamgül: Gül gibi güzel olan.
Tan: Şafak vakti
Tanay: Secde eden
Tandan: Şafakta doğan
Tanegül: Gül tanesi
Tanelgin: Tan vakti yurdundan uzak düşmüş kimse
Tanem: Tek olan, Benim Tanem, birtanem
Tangöze: Sabah aydınlığı ve kaynak
Tangül: Şafakta açan gül
Tangülü: Tangül
Tangüner: Sabah aydınlığı alacakaranlık
Tangüz: Güz mevsiminde tan vakti.
Tanhatun: Şafak vakti gibi parlak, güçlü kadın.
Tannur: Tan vakti ışığı.
Tansel: Aydınlığa ait, sabahla ilgili
Tanseli: Şafak vakti gelen sel
Tanses: Sesi güzel olan kimse.
Tansu: Şafakta parlayan su
Tansuğ/Tansu: Şafağın aydınlattığı su gibi parlak ve temiz olan.
Tanyel: Şafak rüzgârı
Tanyeli: Şafak vakti esen rüzgâr
Tanyeri: Şafağın başladığı yer
Tanyıldız: Güneş doğmadan önceki alaca karanlıkta ışıyan yıldız, sabah yıldızı
Tanzer: Sarı altın rengindeki tan.
Tara: Sahur zamanı doğan kız çocuğuna verilen ad
Tarçın: Kabuğu bahar olarak kullanılan bir bitki.
Tarımbike: Tarımla uğraşan kadın.
Tasvir: Tasarlama, bir şeyi sözle veya yazıyla anlatma, göz önünde canlandırma.
Tatlı: Şeker tadında olan. 2. İnsanı çeken, göze kulağa hoş gelen.
Tavge: Şelale, çağlayan.
Tavık: Güneşli havada yağan yağmur.
Tavus: Sülüngillerden, erkeğinin tüyleri uzun, kuyruğu parlak, güzel renkli,
Taya: Dadı.
Tayfur: Küçük bir kuş türü.
Tayyibe: İyi davranış, hoşa giden söz
Taze: Dinç, yıpranmamış, yorulmamış. 2. Yeni, son, zamanı geçmemiş. 3. Genç kadın.
Tazegül: Yeni kopartılmış gül.
Teberrük: Kutsal ve uğurlu sayma.
Tebessüm: Gülümseme.
Tekane: Biricik, tek.
Tekgül: Eşsiz güzellikte olan.
Tekmile: Ek, eklenmiş.
Teknur: Eşsiz bir ışık saçan.
Teksin: Bir tanesin, eşin benzerin yok
Telmize: Öğrenci, talebe.
Telvin: Renk verme, renklendirme, boyama.
Temayül: Bir yanı tutma, o tarafa eğilim gösterme.
Temen: Değer, kıymet. 2. Kıymet bilme.
Temenni: Dileme, dilek.
Temime: Nazarlık, nazar boncuğu.
Temre: Bir tek hurma.
Temsil: Benzetme. 2. Bir şeyin tıpkısını yapma. 3. örnek söz. 4. Tiyatro oyunu. 5. Biri yada bir topluluk adına davranış,
Tenay: Uygun, yakışan, dine uygun hareket eden
Tendü: Öz, asıl
Tenigül: Güzel tenli olan.
Tennaz: Nazlı, teni güzel olan.
Tennur: Güzel tenli, parlak tenli; güzel
Tennure: Mevlevi dervişlerinin sema ayını sırasında giydikleri kendine özgü geniş etekleri olan giysi.
Tenperver: Yeyip içmeyi, keyfini rahatını düşünen.
Tenzile: İndirilen, azar azar indirme (Kur’an’ın)
Terbiye: Eğitim, Görgü
Teren: Nesteren gülü.
Terken: 1. Kraliçe. 2. Güzel kız. 3. Bir tür ok.
Terlan: Dişi şahin.
Teslime: Allaha teslim olan.
Tesnim: Cennet Suyu, Cennet Irmaklarından Biri, Hoş İçimli Su
Teşekkür: Yapılan bir iyiliğe karşı duyulan kıvanç ve gönül borcunu anlatma.
Teşrife: Onurlandırma, şereflendirme. 2. Gelmesiyle bir yeri onurlandırma.
Teşrinisani: Kasım ayı, yılın 11. ayı.
Tevfika: Uydurma, uygun duruma getirme. 2. Uzlaştırma, barıştırma. 3. Tanrı’nın yardımına kavuşma.
Tevger: Töre, adet, gelenek.
Tevhide: Bir araya getirmek
Tevrat: Hz. Musa’ya bildirilen Tanrı buyruklarını kapsayan, İbranilerin din kitabı.
Tezay: Çabuk giden ay
Tezer: Çabuk ve erken.
Tezgül: Güzelliğiyle çabuk serpilen.
Tezkan: Sıcakkanlı, hemen davranan
Teznur: İçi içine sığmayan.
Tezsal: Aceleciliğiyle tanınan.
Tıflıgül: Gül tomurcuğu.
Tılsım: Doğaüstü güç
Ticen: Taçlar
Tijen: Taç, taçlar
Tilbe: Derviş; gezgin ozan
Tiraje: Gök kuşağı. 2. Koni biçiminde tepe.
Togay: Dere kıyılarındaki sık çalılık, tokay, dolunay
Toköz: Gözü gönlü tok
Tolunbike: Ayın on dördü gibi parlak ve güzel olan kadın.
Tomris: İskit kraliçesi, kahraman kadın
Tomur: Bitkinin çiçek ya da yaprak verecek duruma gelmiş filizi, tomurcuk
Tomurcuk: Çiçek verecek olan gonca
Topay: Dolunay, ayın ondördü.
Topaz: Kahverengi, veya soluk sarı renkte değerli süs taşı
Toprak: 1. Yer kabuğunun canlılara yaşama ortamı sağlayan yüzey bölümü. 2. Ülke, memleket. 3. İşlenmiş arazi.
Tuana: Cennet bahçesine düşen yağmur damlası
Tuba: Cennette olduğu söylenen ağaç
Tuba / Tuğba: Cennette var olduğuna inanılan ağaç
Tuğba: Cennette var olduğuna inanılan ağaç
Tuğçe: Küçük tuğ; cennetteki Tuğba ağacının dallarına verilen ad
Tuğsem: Baş tacı
Tuhfe: Armağan, hediye. 2.Yeni çıkma, hoşa giden güzel şey.
Tula: Çok uzun, uzun boylu.
Tulca: 1. Tül kadar ince. 2. Hayalden de güzel.
Tulen: Boyca, boyunca uzun.
Tulu: Doğuş, doğma (Güneş için) anlamında.
Tuluğ: Doğma, doğuş ile ilgili.
Tulü: Doğuş, dogma
Tunay: Ay ışığı, mehtap, aydınlık
Turçin: Sevinç kaynağı olan kız.
Turfa: Az bulunur, nadir, değerli.
Turhatun: Kız çocuk doğumuna son vermek için konulan bir ad.
Turna: Turnagillerden, Avrupa ve Kuzey Afrika'da toplu olarak yaşayan, göçebe, iri bir kuş
Tusem: Cennette esen ılık rüzgâr
Tutam: Bir desteden daha / parmak uçlarıyla alınabilen / Tutmaktan tutam
Tuti: 1. Papağan. 2. Konuşmayı seven, konuşkan.
Tutku: Bir şeye karşı duyulan aşırı istek eğilim
Tutkun: Gönül vermiş, bağlanmış, çok sevmiş, tutulmuş
Tutkunay: Çok seven ve Ay gibi güzel olan
Tutya: Sürme
Tülay: Şeffaf ve parlayan, güzel
Tülcan: İnce yürekli, nazenin.
Tülen: İlk defa çocuk sahibi olan kadın.
Tülin: Ayna; ayın çevresindeki ışık
Tülinay: Ayın “Tülin” hali.
Tülün: 1. Kimi kez ayın çevresinde oluşan dairesel hale. 2. Ayna.
Tümay: Dolunay
Tün: Gece.
Tünay: Gece ve ay
Tünaydın: Akşam üzerleri söylenen bir selamla sözü.
Türkan: Kraliçe; güzel kız
Türkine: Türk gibi güzel.
Türkiye: Türkiye Cumhuriyeti’nin yer aldığı ülke.
Türknur: Aydın olan Türk.
Türkü: Bir halk müziği türü
Tütün: İçinde nikotin olan, sigara yapılan bir bitki.
Tüzel: Tüzeye uygun, tüze ile ilgili
Tüzenur: Adaletiyle ışık saçan
Tüzün: Soylu, asil olan, yumuşak basil