‘Ç’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları
Çabam: Bir işi yapmak için sarf edilen kişisel gayret
Çağ: Belirli bir özellik göz önünde bulundurularak ele alınan zaman dilimi
Çağa: Çocuk.
Çağan: Bayram, şenlik.
Çağda: Yeni bir çağa adım atılmış
Çağıl: Çağlayan suyun sesi
Çağılı: 1. Çağla ilgili. 2. Çakıl. 3. Çağla.
Çağıltı: suyun, akarken taşlara, kayalara çarparak çıkardığı tatlı ses
Çağın: Yıldırım, şimşek.
Çağla: Badem, erik ve Kaysı gibi meyvelerin ham hali
Çağlak: Gürül gürül akan şelale.
Çağlan: Bir ırmağın denize kavuştuğu yer
Çağlar: Çağlayan, şelale
Çağlayan: Bir akarsunun yüksek olmayan bir yerden çağıltıyla köpürerek döküldüğü yer
Çağnur: Çağına ışık saçan
Çağrı: Davet
Çağrınur: Aydınlığa, ışığa davet eden kimse.
Çakıl: Su yataklarında sürtünmeyle yuvarlaklaşmış küçük taşlar
Çakır: Mavimsi, mavi renkli, gri benekli gözleri olan kişi
Çalap: 1. Tanrı. 2. Ateş. -İsim olarak kullanılmaz.
Çalıkuşu: Serçegillerden, çalılık yerleri seven ötücü bir kuş.
Çapan: Ulak, postacı, haber getiren.
Çavlan: Büyük çağlayan.
Çavlı: Ava alıştınlmamıaş doğan. Çavlı Çandar.(Öl. 1146). Selçuklu emiri. Sultan Mesud döneminde yararlı işler yaptı.
Çaykara: Küçük akarsu, yazın kuruyan küçük akarsu.
Çekimli: Alımlı olan, albenili.
Çelen: 1. Yakışıklı, güzel gözüken. 2. Tepelerin kar tutmayan zirvesi. 3. Becerikli ve kurnaz kimse.
Çeleng: Zarif, ince, göz kamaştırıcı.
Çelenk: Çiçek dal ve yapraklarla yapılmış halka. 2. Kadınların başlarına taktıkları mücevher veya madenden yapılmış sorguç.
Çelgin: Yaralı av hayvanı. 2. Güzel, masum.
Çeltik: Kabuğu ayıklanmamış pirinç.
Çeman: Nazlı sevgili. 2. Salınan, gezinen.
Çemen: Maydonozgillerden bir bitki ve bunun tohumu.
Çemenzar: Otlak. Çimenlik.
Çeri: Asker, savaşçı.
Çeşman: Gözler.
Çeşmiahu: Çok güzel gözlü.
Çeşmibadem: Badem gözlü.
Çeşminaz: Süzerek bakma, bakış.
Çeşpan: Layık, uygun, münasip, yakışır.
Çetme: Ham karpuz, kelek.
Çevren: Gökyüzünün yerle bitişik gibi görünen kenarları, ufuk
Çevrim: 1. Bir süreklilik içinde değişim. 2. Sınır. 3. Girdap.
Çevriye: 1. Haksızlık. 2. Eza, cefa, eziyet, gadir, zulüm, sitem.
Çeyiz: Gelin için hazırlanan eşyalar.
Çıdam: Sabır, direniş.
Çığ: Dağlarda, bir yerden koparak yuvarlandıkça büyüyen kar yığını
Çığıl: Başa takılan altın
Çığın: Omuz başı; çıkın, bohça
Çığlık: İnce ve keskin bağırış
Çıldam: Çabuk, acele.
Çılga: 1 – Giresun yöresinde “küçük ark, su yolu” anlamındadır.
Çınay: Ayın en parlak zamanı. 2. Saklı ay.
Çınla: çın çın diye ses verir; “çınlamaktan buyruk
Çıra: Macar halk müziği, çingene müziği.
Çırağ: Meşale, ışık, kandil
Çırnaz: Zayıf, ince yapılı, nayif.
Çırok: Masal, öykü.
Çıvgın: Rüzgarlı havada yağan karla karşık yağmur.
Çiçek: Bitkilerin üreme organlarını taşıyan renkli bölümü
Çiğde: Suyun derin olmayan yeri, sığ yer
Çiğdem: Zambakgillerden bir tür kır bitkisi
Çil: Yeni ve parlak, yüzde oluşan kahverengi küçük benekler
Çilay: Ayın üzerinde olan lekeler
Çile: Zahmet, sıkıntı. 2. Her türlü iplik kangalı.
Çilek: Kırmızı renkli bir meyve
Çilem: Bana ait olan çile
Çilen: Hafif yağan yağmur, çisenti
Çilenti: Hafif yağmur, serpinti.
Çiler: Şarkı söyleyen, şakıyan.
Çilhan: Yüzü çil çil olan hükümdar.
Çilhanım: Çilli hanımefendi.
Çim: Bahçelerin yeşillendirilmesinde kullanılan bir bitki.
Çimen: Doğal olarak biten çim, yeşillik
Çimnaz: Çok nazlı.
Çinel: Doğru, dürüst, namuslu kimse.
Çiner: Doğru, dürüst, namuslu kimse.
Çiray: 1. Yüz çizgileri, yüz güzelliği. 2. Beniz, yüz. 3. insan resmi.
Çire: 1. Maharetli, becerikli. 2. Kahraman, yiğit.
Çise: İnce yağan yağmur.
Çise / Çisem: Çiseleyen yağmur damlası
Çise(M): Hafif yağan yağmur(um)
Çisel: Hafif yağan yağmur.
Çiselen: Yağmur damlası, çise damlası
Çisem: Çiseleyen yağmur damlası
Çisen: Toz gibi yağan yağmur,
Çisil: İnce ince yağan yağmur.
Çitlembik: 1. Mercimekten biraz büyük, buruk lezzette meyvesi olan bir ağaç.
Çobanyıldızı: Venüs gezegeni. 2. Venüs kadar güzel.
Çoğul: Kelimelerin belirli eklerle birden çok arlığı veya kişiyi bildirme biçimi.
Çoğun: Çok defa, ekseriya.
Çolpan: Gözleri uzağı iyi gören, ilerigörüşlü
Çorpan: Çoban yıldızı, zühre