‘Ş’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları
Şadan: Neşeli, sevinçli
Şadiye: Sevinç, neşe, mutluluk
Şaduman: Sevinçli, neşeli, memnun
Şaeste: Onurlu.
Şafak: Tan vakti
Şafaknur: Şafak aydınlığı
Şafir: Kır, bozkır.
Şafiye: Şefaat eden, birinin bağışlanması için aracılık eden.
Şah’Name: Şahların yaşam öyküsünü anlatan manzum eser.
Şahande: Dindar, mutlu, temiz kalpli
Şahane: Hükümdarlara yakışacak kadar güzel, eksiksiz olan.
Şahbanu: Hükümdar eşi, şah hanımı
Şahdane: Büyük inci, kenevir tohumu
Şaheser: Üstün ve kalıcı nitelikte olan
Şahide: Mezarın baş ve ayak ucuna dikilen, üzeri yazılı ve çiçekli mermer taşı
Şahika: Yüksek, yüce, dağın zirvesi
Şahizar: Zar etmekten gelir. Ağlayan, dert çeken, içli anlamındadır.
Şahmeran: Mitolojide başı insan, gövdesi yılan biçiminde efsanevi canavar
Şahmerdan: Çok ağır bir tür tokmak ya da çekiç. 2. Vurucu ağırlığı mekanik olarak yükselten ve düşüren makina.
Şahname: Şahların yaşam öyküsünü anlatan manzum eser
Şahnaz: Nazlı, çok naz yapan
Şahnigar: Resmedilen.
Şahnisa: Sözü geçen, otoriter ve saygın kadın.
Şahnur: Aydınlık kimse
Şahrah: Büyük yol, ana yol, ana artel.
Şahsar: Dallı budaklı ağaçlar. 2. Ağaçlık yer, koruluk.
Şahsen: Kendisi. 2. Yüzünde görülen. 3. Cisim, şekil, görünüş bakımından.
Şahsene: Kızların en güzeli
Şahsenem: Güzel kadınların en güzeli, şaheser
Şahser: Gücünü gösteren.
Şahseren: Gücünü gözler önüne seren, güçlü.
Şahver: Büyük inci
Şaibe: Leke, kusur. 2. Kötü eser ve iz.
Şaika: İstekli, hevesli, arzulu
Şaikane: İsteklice, şevkli olarak.
Şairan: Şairler, ozanlar.
Şaire: Şiir yazan kadın.
Şaiyan: Değer, kıymet.
Şakayık: Düğün çiçeğigillerden, çiçekleri türlü renkte, çok yıllık güzel bir süs bitkisi.
Şakire: Şükreden, durumundan memnun olan kimse
Şakrak: Güzel ötüşlü bir tür kuş.
Şamiha: Yüksek. 2. Afili, kibirli.
Şamile: Kaplayan, içine alan, çevreleyen. 2. Genel olan, herkese ait olan. (Ar.)
Şan: Ün, nam, şöhret
Şanal: Adın duyulsun, şöhretli ol
Şara: İki şeyi birbirinden ayıran uzaklık, aralık, boşluk
Şarika: Doğan parlayan.
Şarkan: Doğu yönünden.
Şathiye: Genellikle şeriata aykırı düşen, öteki dünya ile ilgili şeyleri alaylı bir dille işleyen manzumeler.
Şayan: Yakışır, yaraşır
Şayeste: Değerli, layık.
Şayia: Yayılmış haber. 2. Yaygın söylenti.
Şayian: Yayılmış olarak, herkesçe duyularak.
Şaylan: Nazlı, neşeli.
Şaziment: Benzeri olmayan, farklı.
Şaziye: bk. Şadiye: Mutlulukla ilgili olan
Şebnem: Çiğ, gece nemi, jale
Şebnur: Gecenin ışığı, Ay ışığı
Şefaat: Birinin bağışlanması için aracı olma, bağışlanmasını dileme. 2. Arka çıkma.
Şefika: Şefkatli, acıması, esirgemesi bol olan
Şefkat: Acıyarak ve koruyarak sevme sevecenlik, sevgi duygusu.
Şehamet: Zeki ile aldı birleştiren.
Şehbal: Kuşkanadının en uzun tüyü
Şeher: “Seher” isminin bir söyleniş biçimi.
Şehime: Akıllı, kurnaz
Şehla: Tatlı şaşı, yarım şaşı
Şehnaz: Doğu müziğinde bir makam / Çoknazlı
Şehper: Kuş kanadının en uzun tüyü.
Şehrazat: 1001 gece masallarında bir masal kahramanı kadındır. Kendi kendine yaşayan özgür manasındadır.
Şehri: Terbiyeli, şehirli, nazik anlamlarındadır. Bir başka anlamı ise aya ait, aylıktır.
Şehriban: Kentin en büyüğü, vali.
Şehrinaz: Kentin nazlısı
Şehriye: Çorba yapmakta kullanılan, türlü biçimlerde kesilerek kurutulmuş buğday unu hamuru.
Şeker: Sevimli, cana yakın
Şekerpare: Çok tatlı bir kayısı çeşidi. 2. Bir çeşit hamur tatlısı. 3. Çok sevimli, cana yakın kız.
Şekibe: Sabır, dayanma, tahammül.
Şekliye: Şekilcilik. biçimsellik.
Şeküre: Şükreden.
Şelale: Büyük çağlayan, çavlan, akarsuyun yüksekten yere düştüğü bölümü
Şemime: Güzel kokulu şey, güzel kokan.
Şemin: Ahududu.
Şeminur: Mum ışığı, mum aydınlığı.
Şemsinisa: Kadınların aydınlığı
Şemspare: Güneş parçası, çok parlak
Şenahi: Zenginlik, refah.
Şenay: Mutlu geçen ay
Şenbahar: Bahar kadar güzel ve onun neşesini taşıyan.
Şenbul: Neşeli mutlu ol.
Şengil: Şen kimse, neşeli kimse, içtenlikli
Şengül: Neşeli ve gül gibi kimse
Şengün: Neşeli gün ve güneş gibi kimse
Şeniz: Sevinçli, mutlu iz
Şennaz: Hem nazlı hem de neşeli.
Şennur: Işık saçan, neşe saçan
Şensu: Mutlu ve su gibi berrak
Şenyurt: Neşeli, mutlu yurt
Şerare: Kıvılcım, ateş parçası.
Şerbet: Tatlı ve şirin, meyve suyu ile şekerli su karıştırılarak yapılan içecek
Şerefnaz: Büyük, ulu ve nazlı, edalı.
Şerefnur: Saygıdeğer ve nurlu insan.
Şeren: Güzel sözler sarf eden
Şerife: Şerefli, kutsal, temiz kişi
Şerin: Şirin, sempatik.
Şermegin: Utangaç, utanan, mahcup.
Şermin: Utangaç, mahcup
Şervin: Hayrı seven
Şetaret: Sevinç, neşe.
Şevkiye: Şevk ile ilgili. 2. Neşeye, sevince dair.
Şevval: Hicri takvime göre Ramazan ayından sonra gelen aya verilen addır. Şevval ayının ilk üç günü Ramazan Bayramıdır.
Şewane: Mısra, şiir, nazım.
Şeyda: Sevda nedeni ile aklını yitirmiş; çılgın, deli divane
Şeydacan: Arkadaş canlısı, dostlarına düşkün olan.
Şeydagül: Gül delisi, gül hayranı.
Şeydanaz: Naz yapmaya meraklı, çok nazlı.
Şeydanur: Herkesin derdine derman bulmaya çabalayan, yardımsever.
Şeyma: 1. Çok kıymetli, değerli 2. Vücudunda ben olan
Şeyma Nur: Şeyma ve Nur kelimelerinin birleşiminden oluşmuş bir isimdir
Şeza: Koku, aroma
Şezre: Süs için takılan veya asılan inci ve altın.
Şık: Güzel, zarif, modaya uygun. 2. Modaya uygun giyinmiş olan. 3. Bir konuda seçilebilecek yolların alınabilecek kararların her biri, seçenek.
Şıra: Üzümden yapılan mayhoş bir içecek, sarımsı renkte.
Şıray: Çok aydınlık, çok ışıklı
Şıvan: Çoban, sığırtmaç.
Şifa: İyileşme, kurtulma
Şiir: Bir yazın türü
Şila: Doğuda böğürtlene verilen isim olarak geçen bir sözcüktür. Anlamı tam olarak bilinmiyor. Çizgi film kahramanlarının ismi olarak sık sık karşımıza çıkıyor.
Şilan: Kuşburnu, yaban gülü, dağ gülü
Şimal: Kuzey yönü
Şira: Sirius yıldızının Kuran-ı Kerim’ de geçen adıdır. Şi’ra-yı Yemen de denir o yıldıza.
Şirame: Buğdaygillerden bir bitki.
Şiraze: Düzen, nizam
Şirem: tatlım, bena ait şire
Şiren: Mitolojide, belden aşağısı kuş ya da balık, belden yukarısı kadın biçiminde tasvir edilen, deniz cini. 2. Tiz ve yüksek bir ses çıkaran uyan düdüğü; alarm, canavar düdüğü.
Şiret: Öğüt, nasihat.
Şirin: Cana yakın, sevimli
Şirine: Tatlılık.
Şişan: Güzel kokulu çiçek.
Şive: Naz, eda
Şivecan: Nazlı arkadaş, dost.
Şivekar: Edalı, işveli, nazlı.
Şivenaz: Çok nazlı
Şivenüma: Nazlanan, naz gösteren. 2. Türk müziğinin makamlarından biri.
Şiveyar: Nazlı sevgili.
Şivin: Eser, yapıt.
Şiyar: Farkında olan, uyanık.
Şoreş: Devrim, ihtilal.
Şöhret: Herkesçe tanınma durumu
Şölen: Bir olayı kutlamak amacıyla bir araya gelinerek yenilen yemek, ziyafet
Şuara: Kuran-ı Kerim’ de bir sure ismi; “şairler” manasında
Şule: Alev, ateş alevi
Şura: Konsey, danışma meclisi, kurul
Şuride: Karışık. 2. Tutkun, aşık, sevdalı.
Şüheda: Şehitler
Şükran: İyilik bilme, minnettarlık
Şükrane: İyilik bilmenin belirtisi.
Şükriye: Görülen iyiliğe karşı şükretmek, hoşnut olmak
Şükriye/Şükrüye: İyilik bilme, minnettarlıkla ilgili.
Şükrüye: Minnettarlık
Şükufe: Açmamış çiçek, tomurcuk.
Şüküfe: Filiz, çiçek